Üniversitedeki Hoca Tipleri

Merhaba, bu yazımda sizlere okulumda gözlemlediğim bazı hoca tiplerinden bahsedeceğim. Gönül ister ki üniversite ve içindeki öğretim elemanları gerçekten üniversite ruhuyla örtüşsün, öğrenciler de gerçek üniversite öğrencisi olarak bu büyülü atmosfer içinde öğrenim hayatlarına devam etsinler, ancak bu her zaman her yerde mümkün olmuyor maalesef. Gerçek bilim insanı, aynı zamanda egolarından arınmış gerçek birer hoca olan, öğrenciyi motive eden kıymetli öğretim üyelerimizi tenzih ederim.
Kral
Elinde sihirli değnek varmışçasına konuyu herkesin kafasına sokar. Onun girdiği dersler dersten çok sohbet havasında geçer. Öğrenciyle olumlu bir iletişimi vardır, öğrencilerin görüşlerine değer verir. Herhangi bir konuda tartışabileceğiniz ender insanlardandır. Öğrencinin derdinden anlayan olgun bir insandır. Konuyu baştan sona her ayrıntısıyla anlaşılır bir şekilde anlattığı için sınavlarında pek sıkıntı yaşanmaz, derslerine katılan hemen hemen herkes iyi notlarla dersi geçer. Aslında bu hoca tipi nota pek de önem vermez. Onun için önemli olan, gençlere dersin ötesinde bazı insani değerler ve geniş bir hayat görüşü kazandırmaktır.

Naftalin
Elindeki sararmış kağıtlarla derse gelip merhaba bile demeden derse başlar. Yıllardır aynı tas, aynı hamam düzeninde yaşadığı için renk değiştiren sadece saçları değildir; elindeki kağıtlar da renk değiştirmiştir. Yeni düşüncelere, yeni fikirlere kapalıdır. Geçmiş yılların sınav sorularını sorar. Tüm dersleri videoya kaydedilip tekrar izlense belki de ders anlatırken sınıfta gezindiği yörüngeler bile aynı çıkabilir.

Aristoteles
Üzerinde çalıştığı konuyu benimsemiş, onunla yatıp onunla kalkan, dersleri bazen derste işlenen konunun tarihi hakkında bir belgesele dönüşen hocadır. Anlattığı konu ve o konunun tarihi hakkında büyük bir bilgi birikimine sahiptir. Bu hocamız felsefeyi de çok sever. Çalıştığı konu hakkında bir şeyler öğrendikçe bilmediği ne kadar çok şeyin varolduğunu görür ve bu ‘ öğrendikçe cahilleşme ’ kanunu onu huzursuz eder. Bu huzursuzluk onu daha da çok çalışmaya sevkeder. Bu yüzden bu hocamızı tanımayanlara göre o biraz ‘ kaçık ’ tır. Hayatta her konuda bir şeyler bilir, her konuda söyleyecek sözleri vardır, her konuda herkesle tartışabilir.



Numune
Bu hocamızın ne dediği anlaşılır ne de tahtaya yazdığı anlaşılır. Aynı zamanda öğrencilerle iletişimi zayıftır ve tahtayı kullanmaktan haberi yoktur. Böyle bir hocaya rastladıysanız iş başa düştü demektir. Çünkü derslere katılmak sizi sadece konu başlıkları hakkında fikir sahibi yapar. Bir şekilde kitaptan, internetten, eski ders notlarından vb. o dersi öğrenmek zorunda kalırsınız. Bu hocanın dersleri tamamen zaman kaybıdır ve maalesef bu hoca yoklama listesine gereksiz bir özen gösterir. Bu hoca o kadar verimsizdir ki yoldan herhangi bir vatandaşı çevirip eline kitabı verseniz belki de daha iyi anlatır. Dönem sonunda utanmadan öğret(e)mediği şeyleri sorar size.

Bay / Bayan Ego
Burnu diktir. Küçük dağları o yaratmıştır. Öğrencilerin varolma sebebi O’dur. İstese sınıftaki herkesi cebinden çıkarır. Ders anlatırken hayali bir çizginin ötesine bakmaz, bu yüzden herkesle göz göze gelmez. Kendisi sınavları çok kolay ve çabuk okur çünkü kırmızı pilot kalemiyle her şeyin üstünü çizip çizip atar. Herkesle her zaman konuşmaz, o yüce varlığın odasına herkes giremez. Öğrencilerin en sevmediği hoca tipidir, aynı zamanda öğrenciler en çok bu hocanın kulaklarını çınlatırlar. Onun dersine 1 milisaniye geç kalamazsınız. Onunla bir konuda tartışamazsınız çünkü siz hiçbir şey bilmiyorsunuzdur. O‘nun için neyi bildiğiniz değil, neyi bilmediğiniz önemlidir.

Turist
Üniversitenin kendisine verdiği bazı görevler nedeniyle derslere katılamayan hocadır. Sürekli gezer ya da bir projeyle ilgili işi vardır. Zaten derse girdiğinde de dersin yarısı hocanın yaptığı işlerle, uğraştığı şeylerle ilgili anlattıklarını dinlemekle geçer. Aslında derslere gelebilse çok şey anlatacak olan hocadır.

Asistanlar
Asistanlar arasında çok iyi, kaliteli insanlar olduğu gibi insanlıktan nasibini almamış yaratıklar da bulunabilir. Asistanlar hem birlikte çalıştıkları ‘ rütbeli ’ hocanın onlara yıktıkları tonlarca işle uğraşırlar hem derslere girer hem de sayısal derslerde uygulama derslerine girip soru çözerler. Her asistan sıralarda otururken tahta önüne ya da kürsüye çıkmayı kaldıramaz yani öğrencilikten hocalığa geçişte birtakım kişisel sorunları olabilir. Egolarına yenik düşebilirler, ‘ Yahu ben ne oldum ’ diyebilirler. Böyle olmayabilir de, bazı kaliteli asistanlar bulundukları konumu sadece öğrenciliklerinin devamı olarak görürler, öğrenciyle olumlu bir iletişim sürdürürler, öğrencilerin görüşlerine değer verirler. Aslında olması gereken de budur.






Bilim insanı ruhuna sahip olmadan profesör doktor olmaktansa profiterol olmayı tercih ederim.

Yorum Gönder

0 Yorumlar