Kan Nedir?

Kan, plazma denen sarı sıvı kısım ile şekilli elemanlar denen alyuvar, akyuvar ve kan pulcuklarından oluşur.

Alyuvarlar, kanın kırmızı rengini sağlayan Hemoglobin denen proteini taşır. Hemoglobin, dokulara oksijen taşıyarak yaşamı sağlar. Sağlıklı bir insanda % 95-96 Hemoglobin A1, %2.5-3.5 Hemoglobin A2 ve % 1 den az hemoglobin F vardır. Esas görevi yapan Hemoglobin Al, 2 Alfa ve Beta zincirinden oluşur.


Akyuvarlar, vücudumuzu hastalıklara karşı koruyan elemanlardır. Kan pulcukları ise vücutta herhangi bir nedenle oluşabilecek kanamayı durduran elemanlardır.

Plazma; su, tuz, vücutta bulunan yiyecek, içecek, hormon ve diğer maddeleri içeren, kanın yaklaşık yarısını oluşturan sıvı kısımdır.

Kan Hastalıkları nelerdir?

Kan hastalıklarının temelinde iki neden yatmaktadır, ya kemik iliğinde kan elemanlarının yapımı yeterli değildir, veya kan dolaşımına geçen bu hücrelerin yıkımında artış vardır.
Alyuvarların yapımında azlık veya yıkımında fazlalık sonucu "anemi" dediğimiz kansızlık ortaya çıkar.
Aneminin belirtileri; Solukluk, halsizlik, yorgunluk, baş dönmesi, çabuk yorulma, üşüme, el ve ayaklarda karıncalanma ve kalp çarpıntısı gibi belirtiler ile başlar. Başlıca anemi nedenleri;
1. Kemik iliğinde alyuvarların az yapılması,
2. Beslenme problemlerine bağlı anemiler: Demir, B12 ve Folik
asit vitamin eksikliğine bağlı anemiler,
3. Kalıtsal nedenlere bağlı anemiler;
a. Alyuvarların hemoglobininde bozukluk (Talasemi, orak hücreli anemi),
b. Alyuvarların zarında bozukluklar (sferositoz),
c. Alyuvarların enziminde bozukluklar (favizrrr.bakla zehirlenmesi).
Toplumda en sık görülen demir eksikliği anemisi ile talasemi taşıyıcılığı birbirine çok benzeyen kan tablosu nedeni ile karıştırılmakta, ileri testler yapılmadan gereksiz tedavilere ve gereksiz zaman kaybına yol açmaktadır. Demir eksikliği anemisinde demir eksikliği vardır ve demir tedavisi ile düzelir. Talasemide ise demir fazlalığı vardır, demir tedavisi gereksizdir.
Alyuvarların fazla yapımına "polisitemi" denir.
Akyuvarların yapımında eksiktik veya yıkımında fazlalık oluşmasına "lökopeni" denir. Bu kişiler enfeksiyon hastalıklarına sık yakalanır. Sağlıklı bir kişide enfeksiyon oluştuğu zaman ise bu "lökositoz" denen akyuvarların sayısı artar.
Kan pulcukların az yapılması veya fazla yıkılması sonucu ise "trombositopenî" dediğimiz kanamalarla seyreden hastalık oluşur. Bu kişilerde vücutta çürümeler, kırmızı döküntüler ve kanamalar olabilir. Kan pulcuklarının fazla yapılmasına "trombositoz" denir.
Bu hastalıkların hepsinde altta yatan neden araştırılır ve buna yönelik tedaviler verilir. Çoğunlukla neden araştırılmadan hemen kan nakli yapmak, hem kan naklinin yan etkileri açısından hem de altında yatan nedeni araştırmadan verildiği için sakıncalıdır.


Kan nakli nedir
Kan nakli bir tedavi şekli değildir. Çünkü bir tür doku naklidir, yan etkileri açısından çok önemlidir. Ancak "talasemi"gibi kalıtsal kan hastaları yaşam boyu her ay kan nakline gereksinim duyarlar. Bir hasta kişiye rastgele kan verilmesi ne kadar sakıncalı ise, her sağlıklı kişinin de yılda iki-üç defa, bir ünite kan vermesi o kadar yararlıdır.

Kimler kan verebilir?
18-65 yaş arası yaşam bulguları normal olan herkes kan verebilir. Bu şekilde kan elemanları yenilenmiş olur, kişinin sağlığı üzerinde olumlu etkisi olur. Kan vermenin insan sağlığı üzerinde olumsuz etkisi yoktur. Çünkü ortalama olarak alınan 350 cc.kan, kan basıncı ve nabızda belirli değişiklik yapmaz. Kan verilmesinden sonra 1 -2 hafta süre ile düşük olan hemoglobin, 3-4 hafta içinde normal değerlere yükselir.
adınlar 4 ay ara ile Hb değerleri 12 gr/dl üzerinde ise, erkekler 3 ay ara ile Hb değerleri 13 gr/dl üzerinde ise kan verebilir.

Kimler Kan veremez?
Şu hastalıklardan birini aktif olarak geçiren kişiler verici olamaz.
Sıtma, sarılık (hepatit), frengi (sifiliz), verem (tüberküloz), malta humması
(brusellozis), kara humma ( kala-azar), fil hastalığı (filariazis), kanamaya eğilim,
sara, kalp ve şeker hastalığı olan kişiler,
İlaç alışkanlıkları olan kişiler
Yakın zamanda aşılanmış olan kişiler
Yakın zamanda ameliyat geçirmiş olan kişiler
Açıklanamayan kilo kaybı olan kişiler
Hamileler
Sonuç olarak, herkes düzenli kan bağışı ile, hem kendi sağlığı açısından kan hücrelerini yenilemiş olur, hem de yaşamlarını her ay bir ünite kan ile sürdüren Talasemili ve diğer kan hastalarına yardım etmiş olur.

Kalıtsal (Irsi) Kan Hastalığı Nedir?
Vücudun her karakterini hücrelerin çekirdeğinde bulunan DNA dizisindeki genler belirler. Bu genler anne ve babadan çocuklara geçer, çocuğun saç, cilt rengi, yüz şekli, boy ve tüm özellikleri bu genlerle anne babadan geçer. Alyuvarların yapımında Hemoglobin genleri sorumludur. Bu genlerin şifreleri ile kemik iliği, alyuvarları yapar. Sağlıklı kişilerde normal iki sağlıklı Hemoglobin geni vardır. Kişilerde bir gen sağlıklı, diğeri hatalı ise bu kişilere taşıyıcı denir. Eğer her iki genide hatalı ise hastalık oluşur.

Talasemi Akdeniz Anemisi Nedir?
Yunancada "Thalas" kelimesi Akdeniz, "Thalassemia" ise Akdeniz Anemisi anlamına gelir. Akdeniz bölgesinde ve göçlerle yayılarak dünyanın bir çok ülkesinde görülen kalıtsal kan hastalığıdır.
Akdeniz'i de içine alan bir kuşak içinde, İtalya, Yunanistan, İspanya, Fransa, Adriatik kıyıları, Kuzey Afrika ülkeleri, Kıbrıs, Türkiye'nin Güney ve Batı kıyıları, Ortadoğu ülkeleri, Kafkasya, Pakistan, Hindistan, Vietnam ve Kamboçya da sıklıkla görülür. (Tablo 1)



Dünya Sağlık Örgütünün yayınlarına göre, dünyada talasemi ve anormal hemoglobin sıklığı % 4.5 ( 240 milyon taşıyıcı) dur. Her yıl yaklaşık 300.000 hasta çocuk dünyaya gelmektedir. Talasemi de doğum öncesi tanı yöntemlerinin geliştirilmesi, taşıyıcıların taramalarla ortaya çıkartılması koruyucu tedavi bakımından çok etkili olmuş ve gelişmiş ülkelerde talasemi sorunu büyük ölçüde çözülmüştür.
Türkiye de talasemi taşıyıcı sayısı 1.300.000 ( % 2.1) civarındadır. Türkiye'nin çeşitli bölgelerinde yapılan çalışmalara göre talasemi taşıyıcılığı; Batı Trakya: % 10.8, Bursa: % 1.7, Konya: % 3, Denizli: % 3, Muğla da % 7.8, Antalya bölgesinde % 12, Antakya 'da % 5.9, Adana: % 5.5, Mersin: % 3.5, Doğu Anadolu bölgesinde% 0.6, Van: % 2.6 bulunmuştur. (Aralık 1997)
Antalya da toplam hasta sayısının 500, taşıyıcı sayısının ise yaklaşık 200.000 olduğu hesaplanmaktadır. Hastaların çoğunluğu sahil bölgesinde yaşayan yerleşim yerlerinden gelmektedir. (Harita: Antalya Haritası) Antalya Talasemi Merkezinde izlenen hastaların dağılımı görülmektedir.


Kaynak: İlginizi Çekecek Güzel Haberler Oyunlar ve fazlası

Yorum Gönder

0 Yorumlar