Hayatımız boyunca çok farklı ortamlarda bulunuyoruz. Bu ortamlarda farklı farklı insan tipleriyle, farklı tarzlarla, düşüncelerle karşılaşıyoruz. Bu farklılıkları farketmek ve mevcut olan tipleri birbirinden ayırt etmek aslında bizim gözlem yeteneğimizle doğrudan alakalı. Yani ne kadar dikkatli bakıyorsak ve temkinli düşünüyorsak, o kadar iyi görüyoruz ve insanların davranışlarının ardında yatan nedenleri daha iyi kestirebiliyoruz…
Ben de kendimce okulumda bazı gözlemler yaptım ve gerek arkadaşlarım, gerekse dostlarım için böyle bir sınıflandırma yaptım…
İşte üniversitede gördüğünüz, görebileceğiniz tipler:
İNEK
Notları iyidir fakat hayatında denge yoktur. Notlarını yüksek tutmak için sosyal hayatını hiçe sayar. Bilgiyi işleme ve sonuçları değerlendirme kabiliyeti yeterince iyi değildir. İnsan ilişkilerinde pasiftir ve bu durum iş hayatında onun için bir eksidir.
DON KİŞOT
Bu arkadaş her şeye muhalefettir: Hocalara, okul yönetimine, devlete… Onun için dersler ikinci plandadır. Çeşitli siyasi kuruluşlara, odalara vb, teşkilatlara üyedir. 1 Mayıs’ın ve alanların aranan ismi olan bu arkadaşımız biber gazının tadını da iyi bilir.
YUSUF
Bu arkadaşımız derslere pek çalışmaz ancak son anlarda sınav korkusuyla çalışıp dersleri halleder. Son dakika adamıdır, her işini son zamana bırakır-ders çalışmak da dahil-. Sınava bir kaç gün kala inzivaya çekilip sınavları geçmeyi becerir. (*) Burada bir uyarıda bulunalım, sakın ola sakın derslere çalışmayı son güne bırakmayın, benden söylemesi (tecrübeyle sabit). Son gün bir şeyler yapmayı denerseniz sabaha kadar kahve -enerji içeceği içip kalp çarpıntısından sınava girememe riskiniz var.
İLYAS SALMAN veya EMRAH
Acıların adamıdır. Her şeyden, her zorluktan yakınır durur. Birlikte olduğu kişilerin enerjisini de düşürür. Her konuda hayıflanır durur. Bu tür arkadaşlar çözümün değil, problemin bir parçasıdırlar ve laboratuvar gruplarında ya da proje gruplarında bu arkadaşlardan uzak durulmalıdır.
FORVET
Nasıl yaparsa yapar, notlarını hep yüksek tutar. Hatta en yüksek notlar onundur diyebiliriz. Ancak bu arkadaş fikir yürütme ve sonuçları değerlendirme konusunda kendisinden beklenen performansı gösteremez. Bir yolunu bulup her sınavda golünü atar, en yüksek notları alır.
EINSTEIN
Notları ‘forvet’ kadar iyi değildir fakat zaman zaman yaptığı konuşmalarla, yorumlarla ve işlerle herkesi şaşırtır. Tek problemi yeterince çalışmamaktır. Bu arkadaşlar aldıkları bilgiyi sindirme konusunda rakipsizdir ve üstün bir hayal gücüne sahiptirler. Yeterince çalıştıkları zaman not konusunda ‘forvet’ lere kafa tutabilen kişilerdir.
TURİST
Okulda nadiren görülürler. Hatta bu arkadaşları okulda gördüğünüzde ’Acaba bugün bir sınav var da ben mi unuttum?’ diye düşünmeniz gerekir çünkü bu arkadaşlar genelde sınav zamanı okula uğrarlar, ’Sınav mı varmış kanka?’ diyerek kantinde belirirler. Bu türün bir çok örneği, sınavlara gelirken bile yanlarında kalem getirmez, ödünç alır. Bu arkadaşlar o mekan senin bu mekan benim, o şehir senin bu şehir benim full-time gezerler. Hiç bir geziyi kaçırmazlar. Fırsatını bulunca Erasmus’la yurt dışına kaçarlar. Aslında bu arkadaşlara yerli turist de diyebiliriz.
BAŞKAN (BAŞGAN)
Her organizasyonda, her kulüpte başkanlık için ön plana çıkar bu arkadaşımız. Genellikle öğrenci temsilcisi de olurlar. Bu tipin en sık görüldüğü yerler fakülte dekanlığın, bölüm sekreterliği,öğrenci işleri ve bölüm başkanının odasıdır. Bu arkadaşımız organize ettiği etkinliklere de bizzat katılır ve bunca iş ve aktivite nedeniyle dersler katılmaya fırsat bulamayabilir. Bir yerde ‘ Ooo başGan n’aber?’ sesini işitiyorsanız bu tipin bir örneği yakınınızdadır.
KANTİN SAKİNİ
Adından da anlaşılabileceği gibi sürekli kantindedir. Hatta oturduğu masa, sandalye bellidir; rezervedir. Kantinde göremediğiniz zaman ‘acaba başına bir iş mi geldi?’ diye düşündüğünüz tiptir. Bu tipin kantinle arasında özel bir bağ vardır. Hele bir de sevgilisi varsa nadiren girilen derslerden sonra o masa buluşma noktasıdır. Bu arkadaş okula gelir ama derse girmez; kantinde oturur.
BATAK EKİBİ
Bu gruba ekip denmesinin sebebi, kampüs içinde bir kaç dakikada telefonla organize olup buluşmaları ve hemen batak oynamalarıdır. Bu grup sabit değil, portatiftir yani ilk buldukları yere ’çöküp’ hemen batak oynamaya başlarlar ve yer değiştirmeleri gerekirse dağılmadan yer değiştirirler. Havanın soğuk olduğu zamanlar kantin, yazın çimler, merdivenler hatta derslikler, anfiler onlar için en uygun yerlerdir.
RÜTBELİ AĞABEY / ABLA
Mezuniyeti en az 2 yıl gecikmiş olan kişilerdir. Bu kişiler tecrübelerini bazen daha ‘çömez’ olanlarla ve rütbesizlerle paylaşırlar. Aradaki kıdem farkından dolayı rütbesizlerle pek birlikte olmazlar; daha çok 3. ve 4. sınıflarla ya da kendileri gibi rütbelilerle vakit geçirirler.
Tamamen gözlemlerime dayalı bu sınıflandırmayı yapmakta hiç bir art niyet beslemiyorum. Aslında böyle bir sınıflandırmanın herhangi bir konuda ayrımcılığa neden olmasını da istemiyorum. Bu gruplamayı yaparken arkadaşlarımın ve dostlarımın sadece davranışlarını ve düşüncelerini baz aldım, yani bu sınıflandırma kişilerin karakteri üzerinden yapılırsa daha farklı bir sınıflandırma ortaya çıkabilir. Fakat kimse kimsenin kişiliğine dil uzatmamalıdır. Aslında hayatta kimin ne olduğu ya da kimi ne kadar tanıdığınız kolay kolay belli olmuyor, bazen zaman alıyor. Bu yazıda karşıma çıkan tiplerden esprili bir dille bahsetmeye çalıştım. Her arkadaş bu gruplardan birini girecek diye bir kural da yok. Bir kişi bu grupların hiç birine girmeyebilir ya da azar azar her grubun özelliğini barındırabilir yani bu tipler çoğaltılabilir. ‘ Peki sen hangi gruba giriyorsun? ‘ diye sorarsanız, pek sağlıklı cevap veremem çünkü beni dışarıdan gören bir kaç kişinin bunu tartışması daha doğru olabilir. Aslında ben de bir kaç grubun özelliğini barındırıyorum.
Bence önemli olan kişiler arası ve gruplar arası ilişkilerde temkinli ve ölçülü olmak.Hatta arkadaşlarımızla aramıza her zaman bir ‘ güvenlik mesafesi ‘ koymak. İnsanlara hakettiklerinden fazla değer vermemek, mesela gerekirse bir kişiyi görmezden gelmek, yok saymak ya da gerektiğinde samimiyetin dibine vurup dosttan da öte, kardeş olmak :) Hele ki hemen hemen herkesin çıkar amacı güderek birbiriyle sahte arkadaşlıklar kurduğu bu günlerde, böyle yerlerde dostunuz, kardeşiniz varsa şanslısınız.
Aptal dostunuz olacağına zeki düşmanınız olsun, kardeşiniz çok olsun…
0 Yorumlar