TAKVİM-İ VEKAYİ
İstanbul'da önceleri haftalık, daha sonra düzensiz aralıklarla yayımlanan ilk Türkçe resmi gazetedir. Umur-u dahiliye, umur-u hariciye, mevad-ı askeriye, fünun, tevcihat-ı ilmiye, ticaret ve es'ar olarak altı bölümden oluşan gazete Fransızca, Arapça, Rumca ve Ermanice dillerine çevriliyordu. Halkı eğitmek ve devlet kararlarını duyurmak amacıyla çıkarılmıştır (1 Kasım 1831 - 4 Kasım 1922).
1808 yılında Sultan II. Mahmud'un emriyle, Beyazıt'ta bugünkü İstanbul Üniversitesi'nin merkez binasında (Bab-ı Seraskeri) askasındaki bir konakta kurulan Takvim-i Amire'de basılmaya başlandı. Gazete, Vakanüvis Esad Efendi'nin yönetiminde, Babıali'den çeşitli kamu görevlilerinin yazar kadrosunu oluşturmasıyla çalışmalarına başladı. 26 Ekim 1831'de gazeteyi tanımak amacıyla yayımlanan iki sayfalık bir broşüre göre Takvim-i Vekayi habercilik yapacak, halkı eğitecek ve devletin uygulalamalrını duyurarak bunlara uyulmasını sağlayacaktı.
Önceleri haftada bir yayınlanması öngörülen Takvim-i Vekayi ilk aylarda düzenli olarak, daha sonraları ise uzun bir süre düzensiz olarak çıktı. Osmanlı Devleti'nin çokuluslu olması nedeniyle Fransızca, Arapça, Farsça, Rumca ve Ermenice olarak çıkan gazete Umur-ı Dahiliye (iç haberler), umur-ı hariciye (dış haberler), mevad-ı askeriye (askeri işler), fünun (bilimler), tevcihat-ı ilmiye (din adamlarının atanmaları) ile ticaret ve es'ar (ticaret ve fiyatlar) olmak üzere altı bölümden oluşmaktaydı.
1860'dan sonra yalnızca resmi belge, tüzük ve duyuruları yayımlanan, 1878'de 2119. sayısından sonra yayımına ara veren gazete, 1891-92'de yeniden yayımlanmaya başladı. Ama padişahın nişan vermesini konu alan bir resmi bildirimde "nişan itası" ifadesi yerine "nişan hatası" olarak dizilince, II. Abdülhamid'in buyruğuyla kapatılmıştır. II. Meşrutiyet'in ilanından (1908) kısa bir süre sonra yeniden yayımlanmaya başladı ve Kurtuluş Savaşı (1919-1922) sonuna kadar İstanbul hükümetinin varlığı sona erinceye kadar yayımını sürdürdü
Başarının formülü çok çalışmak mı?
Elbette hepimiz, iş yaşamımızda, aile yaşamımızda başarılı olmak, toplum içinde başarılı bir insan olarak değerlendirilmek, yani kısaca, yaşamda başarılı olabilmek isteriz. Çoğu zaman, rahat bir yaşam sürebilmemiz, hatta mutlu, sağlıklı yaşayabilmemiz bile başarılı olabilmemize bağlanır. Okulda başarılı olabilmek, iyi bir iş, iş yaşamında başarılı olabilmek, iyi bir kariyer, kariyer ise, maddi olanaklar, rahat bir yaşam ve hatta sağlık, saygınlık, gelecek güvencesi olmuyor mu yaşamlarımızda? İlkokul sıralarından itibaren başarılı olmamız gerektiği öğretilir bize. Hemen ardından da başarılı olabilmek için çok çalışmamız gerektiği. Ağustos böceği ile karıncanın hikayesi anlatılır. Çalışkan arkadaşlar örnek verilir. Çok çalış, çalışan başarır, denir. İş yaşamında da devam eder, disiplinli, fedakar çalışma gerekliliğimize vurgular. Patronumuz, meslektaşlarımız, ailemiz, çok çalışmamızı bekler, öğütler ve över. Elbette, başarılı olmak için çalışmak gereklidir. Ama tek başına yet...
0 Yorumlar