EĞER
Eğer bir gün Peygamber Efendimiz ziyaretinize gelse, yalnızca birkaç günlüğüne aniden çalsa kapınızı, merak ediyorum neler yapacağınızı...
Biliyorum ama böylesine şerefli bir konuğa açacağınızı en güzel odanızı, ona sunacağınız yemeklerin en iyisi olacağını, ve inandırmaya çalışacağınızı, onu evinizde görüyor olmaktan mutluluk duyacağınızı; gerçekten evinizde ona hizmet etmekten alacağınız hazzı.
Fakat söyleyin bana, Efendimizi evinize doğru gelirken gördüğünüzde, Onu kapıda mı karşılayacaksınız? Yoksa onu içeri almadan önce, aceleyle, bazı dergileri, gazeteleri çarçabuk saklayıp Yerine Kur'an’ı mı koyacaksınız? Peki hala Amerikan filimlerini seyredecek misiniz televizyonda? Yoksa kapatmaya mı koşacaksınız aceleyle, o size kızmadan önce?
Kim bilir? Belki de ağzınızdan hiç çıkmamış olmasını mi dilerdiniz, hatırlayamadığınız en son çirkin kelimeyi...
Peki ya dünyalık müziğinizi, kasetlerinizi de saklayacak mısınız? Ve bunun yerine ortalığa, Kitaplığınızın raflarında tozlanmış, hadis kitapları mı çıkaracaksınız?
Hemence içeriye girmesine izin verecek misiniz? Yoksa telaşla ne yapayım diyerek, Sağa sola mı koşturacaksınız?
Merak ediyorum: Eğer Peygamber Efendimiz, bir kaç günlüğüne sizinle birlikte yaşasa, yapmaya devam edecek misiniz, her zaman yaptığınız şeyleri?
Ailenizdeki sohbetler eski halini koruyacak mı? Her yemekten sonra sofra duası etmeyi, yine zor mu bulacaksınız? Hiç yüzünüzü asmadan, oflayıp puflamadan, her vakit namazınızı kılacak mısınız? Ya sabah namazı için, sıcacık yatağınızdan, erkenden fırlayacak mısınız?
Peki ya yine mırıldanacak mısınız, her zaman söylediğiniz şarkıları? Ve okuyacak mısınız, her zaman okuduğunuz kitapları? Peki bilmesine izin verecek misiniz, aklınızın ve ruhunuzun beslendiği şeyleri? Yoksa hiç bilmemesini mi isterdiniz? Şöyle diyelim ya da: Gideceğiniz her yere götürebilecek misiniz Peygamberi de?
Yoksa birkaç günlüğüne değişecek mi planlarınız? Tanıştırmaktan onur duyacak mısınız en yakın arkadaşınızı onunla? Yoksa hiç karşılaşmamalarını mı umardınız, peygamberin ziyareti bitene dek birbirleriyle?
Şimdi söyleyin açık yüreklilikle, onun kalmasını ister misiniz sizinle? Sonsuza dek, hep birlikte... Yoksa rahat bir nefes mi alacaksınız, ziyareti bitip gittiğinde? Gerçekten bilmek ilgi çekici olabilir değil mi?
Bilmek ve düşünmek, eğer bir gün Peygamber Efendimiz ziyaretinize gelse yapacağımız şeyleri... Eğer bir gün Peygamber Efendimiz ziyaretinize gelse, yalnızca birkaç günlüğüne aniden çalsa kapınızı, Merak ediyorum neler yapacağınızı ...
İbrahim Sadri
Varlık Felsefesi
VARLIK FELSEFESİ Varlığı konu olarak ele alan felsefe, genel bir varlık kavramı üzerinde durur. Varlık, evrende varolan herşeyin ortak adıdır. Buna göre varlık, insan bilincinin dışında ondan bağımsız olabileceği gibi, zihne bağımlı olarak da bulunabilir. Örneğin, ağaç, kalem, ev gibi nesneler insan zihninden bağımsız olarak varolan gerçek varlıklardır. Bu tür (gerçek) varlıklar zamana ve mekana bağlı olarak değişir, gelişir ve yok olabilirler. Sayılar, geometrik şekiller, p (pi) sayısı gibi insan bilincinde ve ona bağımlı olarak varolan düşünsel (ideal) varlıklar da vardır. Bu varlıklar zaman ve mekan dışı olup, zihnimizde olduğunu kabul ettiğimiz varlıklardır. Felsefe, düşünsel ve ideal varlığı biraraya getirip genel bir varlık kavramı üzerinde dururken, “Varlık nedir?”, “Varlık var mıdır?”, “Varlığın ilk maddesi nedir?” gibi sorular sorar. Felsefe, varlıkla ilgili çeşitli soruları problem olarak ayrı ayrı inceleyip tartışma konusu yapar. Varlık, felsefenin konus...
0 Yorumlar