Element simgesi
Element simgesi, her elemente ait bir ya da iki harften oluşan simgelerin, uluslararası geçerliliği vardır.
Çok az sayıda elementin bilindiği zamanlarda, elementler, Plato'nun Eski Yunanlıların kullandığı toprak-hava-su ve ateş sembollerinden yaptığı uyarlamalarla simgeleniyordu. Daha sonra yeni elementler keşfedildikçe, tüm elementlerin eninde sonunda "altın"a dönüşeceği düşüncesinden yola çıkan simyacılar tarafından, güneş (altın) merkezli sistemdeki her gezegenin adı, bir elemente verildi. O dönemde bilinen elementlerin bazılarının "simya" sembolleri kullanılıyordu.
Atom kuramıyla tanıdığı John Dalton, elementlerin simgelenmesi konusunda, çemberlerden oluşan sembollerin kullanılmasını önerdi. En sonunda, 1813 yılında, Jon Jakob Berzelius isimli araştırmacı, elementlerin adları temel alınarak simgelenmesi fikrini ortaya attı. Hâlâ kullanılmakta olan bu yönteme göre:
• Her element, 1 ya da 2 harften oluşan bir simgeyle ifade ediliyor ve bu simgenin ilk harfi her zaman büyük yazılıyor.
• Simgelerde sıklıkla, elementin İngilizce adının ilk harfi kullanılıyor.
Örneğin: H (Hidrojen: Hydrogen), C (Karbon: Carbon), N (Azot: Nitrogen)
• Eğer elementin baş harfiyle simgelenen başka bir element varsa, bu elementin simgesinde baş harfin yanına, İngilizce adının ikinci harfi de ekleniyor.
Örneğin: He (Helyum, Helium), Ca (Kalsiyum: Calcium), Ne (Neon: Neon)
• Eğer elementin İngilizce adının ilk 2 harfi, bir diğer elementle aynıysa, simgesinde baş harfin yanına, bu kez baş harften sonraki ilk ortak olmayan sessiz harf getiriliyor.
Örneğin: Cl (Klor: Chlorine) ve Cr (Krom: Chromium)
• Bazı elementlerin simgelerinde de, bu elementlerin Latince ya da eski dillerdeki adları temel alınmış. Bu 11 elementin simgeleri ve adları şöyle:
o Na (Sodyum: Natrium)
o K (Potasyum: Kalium)
o Fe (Demir: Ferrum)
o Cu (Bakır: Cuprum)
o Ag (Gümüş: Argentum)
o Sn (Kalay: Stannum)
o Sb (Antimon: Stibium)
o W (Tungsten: Wolfram)
o Au (Altın: Aurum)
o Hg (Cıva: Hydrargyrum)
o Pb (Kurşun: Plumbum)
• Çoğu yapay olarak sentezlenen yeni elementlerin simgeleriyse, atom numaralarına karşılık gelen Latince rakamlar esas alınarak veriliyor.
Örneğin: atom numarası 116 olan Ununheksiyum elementinin simgesi olan "Uuh", 1: uni - 1: uni - 6: hexa kelimelerinin baş harflerinden oluşuyor.
• Not: Sadece birinci harf büyük yazılır:
o Co: Kobalt'ın simgesi
o CO: (Karbon monoksit) renksiz kokusuz tatsız zehirli bir gazdır.
ELEMENTLER
Element, Grekçe’de “elementa” kelimesinden türemiştir ve bir merdivenin ilk basamaklarına tırmanmak anlamına gelir. Bir bilim veya metodun ilk unsurları anlamına gelen bu kelime, ayni zamanda kimyada farklı atom yapısına sahip 108 madde türlerine de denilir. Ancak simya, astroloji ve diğer kadim ökült bilimlerde söz edilen geçen elementler farklıdır. Gerçek bir ezoterik örgüt veya okulda, ezoterik açıdan elementleri tanımak bir okült eğitiminin ilk sırlarını, ilk basamaklarını, ilk inisiyasonlarını oluşturur. Bu açıdan aşağıda sunacağımız bu yazı bazı sırları açıklayacaktır. Bu sırların bazıları daha önce yayınlanmış olması önemli değildir. Biz ölümlü insanlar açısından birer halen birer sırdırlar, çünkü fizik ortamın idrak sınırlarının ötesindedirler ve tam anlaşılması için bazı içsel anahtarlara sahip olmamız gerekiyor. Bu anahtarlar para veya her hangi diğer bir fiziksel meta karşılığında verilmez, kendi liyakat ve içsel çabamızla kazanılır. Yine de belirmek isterim ki bu sitede sunduğumuz yazıların bazıların okunması belli bir sırayı takip etmesinde yarar vardır. Bu yazıyı okumadan önce Sayıların Erdemi yazımızı okumanızı öneriririz.
Kadimler dört, beş ve hatta bazen yedi elementten söz ederler. Ancak dördün üzerindeki elementler daha seyyal oldukları için genelde dikkate alınmaz. Bu elementler hava, ateş, su ve topraktır. Evrende her şeyin onlardan oluştuğu söylenir. Unutmamalı ki, kadimler bu unsurların kendileri değil, fakat içerdiği prensipleri kast etmişlerdir. 0 halde, ateş elementi denildiği zaman akla bir tutuşma değil de ateşi meydana getiren ve simgelediği öz nitelik gelmelidir. Burada yeni görme duyusu yerine zihinsel göz, veya sezgi geçerlidir.
Eski bir inanca göre her element dört ayrı unsurdan ikisini içerir. Bu dört unsur, sıcaklık, kuruluk, ıslaklık ve soğukluktur. Ateş sıcak ve kurudur; hava sıcak ve ıslaktır; su soğuk ve ıslaktır ve toprak soğuk ve kurudur.
ELEMENT BİLEŞİK HETEROJEN KARIŞIM HOMOJEN KAR.
Metal Ametal Soygaz Süspansiyon Emilsiyon Adi karışım
MADDE: Boşlukta yer kaplayan belli bir kütlesi ve eylemsizliği olan her şey madde denir. Kütle ve hacim maddelerde ortak olan iki özeliktir.
HACİM :Maddenin uzayda kapladığı alana denir. Hacim birimleri : m3 ,dm3, cm3 , mm3 , Lt
KÜTLE:Maddenin değişmeyen miktarıdır. Kütle birimleri : kg , gr
EYLEMSİZLİK:Hareket halindeki bir cismi durdurmak istediğimizde veya duran bir cismi hareket ettirmek istediğimizde cismin göstermiş olduğu tepkiye denir.
AYIRTEDİCİ ÖZELLİK:Maddelerin birbirinden ayrılmasını sağlayan özkütle , erime noktası , donma noktası , kaynama noktası , yanma gibi özellikler madde miktarıma bağlı değildir.
ÖZKÜTLE: (Yoğunluk):Bir maddenin birim hacminin kütlesine denir. Birimleri : gr/cm3
SAF MADDE :Fiziksel yollarla kendisinden başka maddelere ayrışmayan maddelerdir. Saf maddelerin belirli erime ve kaynama noktaları vardır. Doğada 2 çeşit saf madde vardır.
1-ELEMENT :Aynı tür atomların bir araya gelerek oluşturdukları fiziksel ve kimyasal yollarla başka maddelere ayrıştırılamayan saf maddelerdir. Demir (fe) , karbon (C )
2-BİLEŞİK:İki veya daha fazla türdeki atomların belli oranlarda birleşerek oluşturdukları değişik özellikteki saf maddelerdir. Su ( H2O )
KARIŞIMLAR
KARIŞIM: İki veya daha fazla saf maddenin değişik oranlarda karıştırılmasıyla oluşur. Kum ve su karışımı. Karışımlar istenilen oranda yapılabilir. Yani rastgele yapılabilir. Karışımlar homojen ve heterojen karışımlar olmak üzere iki sınıfta incelenir.
1-HOMOJEN KARIŞIMLAR: Özellikleri her yerde aynı olan karışımlardır. Örneğin ; çözeltiler , alaşımlar, gaz karışımları vb.
2-HETEROJEN KARIŞIM: Özellikleri her yerde aynı olmayan karışımlardır.
a-)SÜSPANSİYON :Bir katının , bir sıvı içerisinde çözünmeden çok küçük zerreler halinde dağılmasıyla oluşan sistemlerdir. (Katı + Sıvı karışımlar) Örnek olarak ; şeker-su karışımı.
b-)EMİLSİYON :Bir sıvının bir başka sıvı içinde çözünmeden çok küçük zerreler halinde dağılmasıyla oluşan heterojen karışımlara denir.(Sıvı + Sıvı karışımlar) örnek: su-zeytinyağı.
c-)ADİ KARIŞIM . İki veya daha fazla katı maddenin karıştırılmasıyla oluşan heterojen karışımlara denir. (Katı + Katı karışımı) Örnek olarak ; kum ve taş karışımı.
Karışımların özellikleri
1- Karışımları istediğimiz maddelerle yapabiliriz.
2- Karışımları istediğimiz oranlarda yapabiliriz.
3- Karışımı oluşturan maddeler özelliklerini kaybetmezler.
4- Homojen veya heterojen olabilir.
5- Belli bir formülleri yoktur.
6- Saf değildirler.
7- Karışımı oluşturan bileşenler her oranda karıştırılabilir.
ELEMENT
Tek cins atomdan oluşmuş saf maddelere element denir. Örnek olarak demir(Fe) , bakır(cu) , vb.
? Saf yapıdadırlar bu nedenle belirli erime ve kaynama noktaları vardır.
? Homojendirler.
? En küçük yapıtaşları atomlardır.
? Kimyasal ve fiziksel yolarla daha küçük parçalara bölünemezler.
? Reaksiyonlara girerek bileşikleri oluştururlar.
? Doğada bulunan elementler 3 grupta incelenir. Bunlar : metal , ametal ve soygazlardır.
BİLEŞİKLER
İki veya daha fazla elementin belirli oranlarda bir araya gelerek , kendi özelliklerini kaybedip oluşturdukları yeni saf maddelere bileşik denir. Örnek olarak iki hidrojen atomu ve bir oksijen [Msn Clock] atomu birleşerek H2O(su) bileşiğini oluştururlar.
? Bileşikler kendilerini oluşturan elementlerin özelliğini göstermezler.
? Saf maddelerdir. Belirli erime ve kaynama noktalarına sahiptirler.
? Bileşiklerin özelliğini gösteren en küçük yapıtaşına molekül denir.
? Bileşikler farklı cins atomlardan oluşur.
? Kendini oluşturan atomlara kimyasal yöntemlerle ayrıştırılabilir.
? Bileşiği oluşturan atomlar arasında sabit kütle oranları vardır.
? Bileşikler formüllerle gösterilir.
ÖRNEK: I. Saf madde olması
II. Kendinden başka maddelere ayrışmaması.
III. İki farklı maddenin birleşmesiyle oluşması.
IV. Elektriği iletmesi.
Yukardaki ifadelerden hangisi veya hangileri bir maddenin kesinlikle element olduğunu belirler.
CEVAP : I. Saf maddeler element ve bileşik olabilir.
II. Kendinden başka maddelere ayrışmayan maddeler elementlerdir.
III. İki farklı maddenin birleşmesiyle oluşan maddelere bileşik denir.
IV. elektriği ileten maddeler metal veya eloktrolit çözeltiler olabilir.
O halde doğru cevap sadece II. seçenektir.
MADDEKİ DEĞİŞMELER
Fiziksel Değişmeler Kimyasal Değişmeler
Fiziksel değişme:
Maddenin molekül yapısı bozulmadan oluşan değişmelerdir. Maddenin şekli değişir. Madde katı, sıvı veya gaz halinde bulunabilir. Isı etkisi ile bir halden başka bir hale dönüşebilir. Bunların hepsi fiziksel değişime örnektir. Fiziksel değişmenin temel özelliği, maddenin tekrar eski haline dönebilmesidir. Eritilen mumun sonra donarak eski haline gelmesi vb.
Kimyasal değişme:
Maddenin molekül yapısındaki değişikliklerdir. Bu değişmelerde madde yeni özellikte başka maddelere dönüşür. Moleküller oluşurken, atomların özellikleri değişir.
2Hidrojen + Oksijen = Su
Hidrojen ve oksijen yanıcı ve yakıcı maddelerdir fakat su ne yanıcı ne de yakıcıdır. Kağıdın yakılması, un helvası yapımı, mumun yanması, demirin paslanması, sütün yoğurda dönüşmesi, birer kimyasal değişmedir. Kimyasal değişme sonrası eski madde yok olur. Başka bir örnek yanan kağıt kimyasal değişmeye örnektir.
ÖRNEK: Aşağıdakilerden hangisi veya hangileri fiziksel olay değildir?
(1) Odunun yanması (2) Suyun buharlaşması
(3) Tuzun suda çözünmesi (4) Yazın elektrik tellerinin uzaması
CEVAP : (1) Odunun yanması ; yanma reaksiyonlar kimyasal bir olaydır.
(2) Suyun buharlaşması fiziksel bir olaydır . Çünkü madde hal değiştirmiştir yapısı değişmemiştir.
(3) Tuzun suda çözünmesi fiziksel bir olaydır. Maddenin yapısında bir değişme yok.
(4) Yazın elektrik tellerinin uzaması fiziksel bir olaydır. Telin yapısı değişmemiş sadece genleşme olayı olmuştur.
NOT: Yanma olayları , yeni bir bileşik oluşturma kimyasal olaylardır. Ancak genleşme , çözünme ve hal değişiklikleri fiziksel olaylardır.
ELEMENTLERDEN BİLEŞİK OLUŞTURMA
Bileşik Oluşturma Elementlerden nasıl bileşik oluşturabilirsiniz? Neler Kullanırsınız? Kibrit, ince bulaşık teli, maşa (ya da pens), ısıya dayanıklı bir kap. Nasıl Bir Yol İzlersiniz? Bir parça bulaşık telini alıp kaba koyunuz, maşayla yanan bir kibriti bulaşık teline yaklaştırınız. Bir süre bekleyerek gözlemleyiniz ve gözlemlerinizi yazınız. Verilerinizi Değerlendiriniz 1.) Bulaşık teline kibriti yaklaştırdığınızda ne oldu? 2.) Yanma olayı bittiğinde oluşan yeni maddeyi bulaşık teli olarak kullanabilir misiniz? 3.) Bulaşık teli hangi maddeyle birleşerek yeni bir madde oluşturmuştur? Vardığınız Sonuç Nedir? 1.) Telin yanması sonucunda oluşan yeni madde bileşik midir? Yanıtınızı nasıl kanıtlarsınız? 2.) Bu deneyi hava almayan kapalı bir kapta yapsaydınız ne olurdu? Bağlan! Bir arabaya bindiğinizde emniyet kemerini takmak neden önemlidir? Neler Kullanırsınız? Oyun hamuru, kalın kitap(4adet) Mukavva ya da tahta, oyuncak araba, iplik, cetvel Nasıl Bir Yol İzlersiniz? 1.3 kitap ve mukavva kullanarak fotoğraftaki gibi rampa oluşturunuz.Kitaplardan birini rampanın sonuna koyarak bariyer yapınız yapınız. 2.Oyun hamurunu kullanarak arabaya sığabilecek büyüklükte bir insan modeli (yolcu) yapınız. 3.İnsan modelinizi arabanın içine yerleştiriniz.Arabayı rampanın başına getiriniz ve serbest bırakınız.Sonucu gözlemleyiniz. 4.Fırlayan yolcunun durduğu noktayla bariyer arasındaki uzaklığı ölçünü ve yazınız. 5.Daha fazla oyun hamuru kullanarak daha büyük bir insan modeli yapınız.Üçüncü ve dördüncü basamakları yineleyiniz. 6.Bu kez insan modelini arabaya iple bağlayınız.Üçüncü ve dördüncü basamakları yineleyiniz. Verilerinizi Değerlendiriniz 1.Araba ve insan modeli rampada birlikte hareket ediyordu.Araba bariyere çarptıktan sonra nasıl bir değişiklik oldu? 2.Daha büyük insan modeliyle etkinliği yinelediğinizde ne oldu? 3.Ağır ve hafif insan modelinin bariyere çarptıktan sonra aldıkları yollar eşit mi? Vardığınız Sonuç Nedir? 1.Ağır ve hafif insan modelinin bariyere çarptıktan sora aldıkları yoların farklı olması sizce nedendir? 2.Arabanın arka camına bir kitap koyduğunuzu düşününüz. Araba birden durduğunda kitabınıza ne olur? Bu olayın etkinliğinizde araba içinde bulunan insan modellerine olanlarla benzerliği nedir? 3.İnsan modelini arabaya bağlamanızın nasıl bir etkisi oldu? Buna göre taşıtlardaki emniyet kemerinin ne işe yaradığını açıklayabilir misiniz? Bağlanan Makara Törenlerde bayrağın göndere çekildiğini gözlemlediniz mi?Bayrak yukarıya doğru nasıl yükseliyor? Neler Kullanırsınız? Cetvel, ip, kitaplar,cisim, makara, dinamometre Nasıl Bir Yol İzlersiniz? 1.Masanın üzerine cetveli, cetvelin üzerine de kitapları resimdeki gibi yerleştiriniz. Makarayı cetvele iple bağlayınız. Makaranın üzerinden ipi geçiriniz. 2.Cismin ağırlığını dinamometreyle ölçüp yazınız. 3.İpin bir ucuna cismi, diğer ucuna da dinamometreyi bağlayınız(Cisim yerde olmalıdır.). 4.Cismi yukarıya kaldırmak için diğer uçtan (dinaBir elementin kimyasal özelliklerini hemen tümüyle, dizilişinin en dış kabuğundaki elektron sayısı belirliyor. Bu sayıya, o elementin kimyasal 'değer'ini belirleyen sayı anlamında, 'değer sayısı' ('valence') deniyor. Çünkü en dış kabuğu dolu olan atomlar, diğer atomlarla ilişkileri açısından daha büyük bir kararlılık sergiliyor ve diğerleri de, duruma göre; ya bu dış kabuktaki elektronlarından kurtulmak veya kabuğu tümüyle doldurmak suretiyle, benzeri bir kararlılığı kazanmak eğiliminde oluyor.
Hidrojen için bu sayı 1. Nötür bir hidrojen atomu bu haliyle, kimyasal tepkimeye girme fırsatı bulduğunda; ya bu elektronunu da verip, kurtulmak veya bir elektron daha alıp, 1s kabuğunu doldurmak gibi iki seçeneğe sahip görünüyor. Fakat, mevcut elektron tarafından yükü büyük oranda kamufle edilmiş bulunan çekirdek, ikinci bir elektronu yörüngede tutacak çekme kuvvetini uygulayamıyor. Dolayısıyla hidrojen, girdiği kimyasal tepkimelerde hep, elektron vererek, + yüklü iyon haline geçiyor. Elektrostatik açıdan + yüklü olmayı tercih ettiğinden, 'elektropozitif' olduğu söyleniyor. Hem de bunu güçlü bir şekilde yaptığından, 'güçlü bir elektropozitif element' olarak nitelendiriliyor. Veya elektron ilgisinin ('affinity') zayıflığından söz ediliyor. Helyum ise, tek ve en dış olan kabuğu zaten dolu olduğundan, elektron alış verişlerine, yani kimyasal tepkimelere pek yanaşmıyor. Dolayısıyla, soygaz olarak biliniyor. Çekirdeğinin yükü veya çekim kuvveti, hidrojeninkinden daha büyük olduğundan, yarıçapı daha küçük...
Atom numarası sıralamasında bir sonra gelen Li, en dış 2s kabuğunda tek bir elektrona sahip. Dolayısıyla, kimyasal tepkimelerinde aynı hidrojen gibi, 'elektropozitif' davranıyor. Zaten bu yüzden, kimyasal özelliklerinin benzerliğinden dolayı, tabloda hidrojenin altına konmuş. Hatta lityumun 2s elektronu, hidrojenin 1s elektronundan daha yüksek bir enerji düzeyinde. Dolayısıyla lityum bu elektronunu, hidrojenden daha bile kolay verebiliyor. Yani elektropozitifliği daha yüksek. Çekirdek yükünün daha büyük olmasına karşın, n=2 değerli yeni bir kabuğa geçilmiş olduğundan, yarıçapı hidrojeninkinden daha büyük. Saf hali, olağan koşullarda katı. Bir tepkimeye giremediği bu durumda dahi, 2s elektronuna karşı tutkusu çok zayıf ve bu 'değer elektronu' çoğu zaman, kristal yapı içerisinde serbestçe dolaşabiliyor. Bu yüzdendir ki saf lityum; yüksek ısıl ve elektrik iletkenliğiyle, güçlü metal özellikleri sergiliyor.
Ardından gelen berilyum, aynı derecede güçlü bir şekilde olmasa da, 2s2 elektronlarını vermeye ve metal gibi davranmaya hazır. Ancak, daha sonra gelen borondan başlayarak 2p yörüngeleri doldukça, elektron verme eğilimi giderek zayıflıyor. Oksijene gelindiğinde, bu eğilim tam tersine; elektron alma eğilimine, yani 'elektronegatif' özelliğe dönüşüyor. Çünkü 1s22s22p4 yörünge şemasına sahip olan oksijen artık, en dış kabuğunu 2 elektron alarak doldurmayı tercih ediyor. Flor ise bu işi tek bir elektronla yapabiliyor. Dolayısıyla, çok güçlü bir elektron alıcısı, güçlü bir 'elektronegatif' element. Dış kabuk nihayet dolduğunda karşımıza, kimyasal tepkimelere karşı ilgisiz bir asal gaz daha çıkıyor: Neon. Bu yüzden helyumun altına konmuş zaten tabloda... Bu arada n=2 kabuğu dolduruldukça, çekirdek yükündeki artışın baskınlığı nedeniyle, yarıçaplar giderek küçülüyor.
Halbuki bir sonraki sodyuma, Z=11 atomuna gelindiğinde; yeni bir (n=3) kabuğuna geçilmiş oluyor ve yarıçap birden büyüyor. En dış orbitalindeki tek elektronu kolayca vermeye hazır olan sodyum, bu yüksek elektropozitifliği sayesinde, tıpkı hidrojen ve lityum gibi, güçlü metal özellikler sergiliyor. Bu yüzden onların altında yer alıyor. Hatta, elektropozitifliği onlarınkinden daha bile yüksek. Çünkü en dış 3s elektronu, diğerlerinin 1s veya 2s elektronundan daha yüksek enerji düzeyine sahip ve bu nedenle, iyonlaşması daha kolay.
Sodyumdan sonraki magnezyum, gerçi sodyuma göre daha zayıf, ancak hala güçlü metal özelliği taşıyor. Fakat bu özellik, alüminyumla başlayarak, daha sonraki elementlerde giderek zayıflıyor. Kükürtten sonra ise sırada; elektron vermek bir yana, güçlü bir elektron alıcısı olan klor geliyor. Klor tıpkı, tabloda tam üstündeki flor gibi davranıyor. Ancak, elektron tutkusu onunki kadar güçlü değil. Çünkü, klorun en dış kabuğunu oluşturan 3p yörüngeleri, florun dış kabuğunu oluşturan 2p yörüngelerinden daha yüksek bir enerji düzeyine sahip. Dolayısıyla enerji ölçeğinde klor, 3p yörüngelerini doldurmak için aldığı elektronu, florun 2p yörüngelerine aldığı elektron kadar derinlere indiremiyor. Sonuç olarak da bu ek elektronu kendisine, florun yaptığı kadar güçlü bir şekilde bağlayamıyor. Yani, flora göre daha zayıf elektronegatif özellik taşıyor.
Kaynak: İlginizi Çekecek Güzel Haberler Oyunlar ve fazlası
Performans Ödevi Kapakları
Beğendiğiniz Ödev Kapaklarını resimlerin altlarındaki İNDİR 'e tıklayarak bilgisayarınıza indirebilirsiniz. İndirdiğiniz word sayfalarında gerekli değişiklikleri yapıp, renkli çıktılarını alarak ödevlerinizde kullanabilirsiniz... İNDİR İNDİR İNDİR İNDİR İNDİR İNDİR İNDİR İNDİR İNDİR İNDİR İNDİR İNDİR İNDİR İNDİR İNDİR İNDİR . İNDİR İNDİR (alıntıdır)
0 Yorumlar