2.8. might
a) zayıf olasılık
- This medicine might have some side effects.
Bu ilacın bazı yan etkileri olabilir.
b) izin isteme
- Might we suggest something ?
Birşey önerebilir miyiz ?
c) gelecekte tamamlanması olası eylem
- By the year 2.000, you might have died.
2000 yılına gelindiğinde ölmüş olabilirsin(iz).
d) geçmişe ait olası eylem
- He might have tried to contact you.
Sana ulaşmaya çalışmış olabilir.
e) geçmişte gerçekleşmemiş olasılık
- They might at least have apologized.
En azından özür dileyebilirlerdi [ama dilemediler]
f) might as well = had better
2.9. must
a) konuşmacının zorunlu gördüğü, kendi fikrine dayalı zorunluluk
- I don't want her here. She must go.
Onu burada istemiyorum. Gitmeli./Gitmesi şart.
b) çok kuvvetli olasılık
- There must be a mistake. Check it again.
Bir hata olmalı./ Mutlaka bir hata vardır. Yeniden kontrol et.
- He must be sleeping. I can hear his snore.
Uyuyor olmalı. Horultusunu duyabiliyorum.
Bu yapının olumsuzu mustn't ile değil can't ile oluşturulur.
c) Yasaklama
- You must not take any pictures here.
Burada fotoğraf çekmemelisin(iz).
d) Geçmişte gerçekleşmiş olması olası eylem
- He must have missed the bus.
Otobüsü kaçırmış olmalı.
Bu yapının olumsuzu musn't have ile değil can't have ile oluşturulur.
2.10. need(n't)
a) Gerekmezlik (= don't/doesn't have to)
- You needn't worry.
Endişelenmen gerekmez/gereksiz.
b) Gereklilik
- Need I sign it ?
İmzalamam gerekir mi ?
c) Geçmişte gerek olmadığı halde yapılmış eylem.
- We needn't have brought our tent; his tent is large enough.
Çadırımızı getirmemiz gerekmezdi. Onun çadırı yeterinde geniş.
2.11. ought to
a) Öğüt, tavsiye
- It ought to be cleaned every two months.
İki ayda bir temizlenmesi gerek.
b) Geçmişte gerçekleş(me)miş olasılık.
- She ought to have been more careful
Daha dikkatli olması gerekirdi.
2.12. shall
a) Gelecek. Resmi kullanım.
- When shall we announce the results ?
Sonuçları ne zaman açıklayacağız ?
b) Sadece I ve we ile, öneri.
- Shall we go out ?
Çıkalım mı ?
c) Will yerine. Resmi kullanım.
- The accused shall be interrogated.
Sanık sorguya çekilecek.
2.13. should
a) Yükümlülük
- He should work harder.
Daha fazla çalışması gerek.
b) Şu anda gerçekleşmesi gerekirken gerçekleşmeyen - ya da bunun tam tersi - eylem.
- You should be at home now. You should be studying.
Şu anda evde olman gerekirdi. Ders çalışıyor olmalıydın.
c) Why veya How ile, tedirginlik ve öfke ifadesinde.
- How should I know it ?
Ben nereden bileyim ?
d) Olasılık
- He worked hard. So, he should succeed.
İyi çalıştı. Kazanması gerekir. / Kazanacaktır.
e) Geçmişte gerçekleşmemiş gereklilik
- She should have seen her mistake.
Hatasını görmesi gerekirdi.
f) Bazı yüklem ve sıfatlarla
- I advise that she should resign.
- Was it essential that he should be sacked ?
g) Second conditional yapıda, devrik cümle oluşturmak için.
- Should he come, give him my message.
2.14. used to
a) Geçmişte olan ve artık devam etmeyen al??kanlık.
- I used to exercise regularly.
Düzenli olarak alıştırma yapardım.
b) Olumsuz yapıda, geçmişte olmayıp sonradan edinilen al??kanlık.
- She didn't use to smoke.
Eskiden sigara içmezdi.
- He never used to leave the office early.
Ofisten asla erken ayrılmazdı.
Her ne kadar used to ile doğrudan bir ilgisi olmasa da, karışıklığa çok çabuk neden olabildiği için be used to ve get used to yapılarına da değinmek yerinde olacaktır. Be used to "alışkın olmak", get used to ise "alışkanlığı kazanmak" anlamlarını taşırlar ve yardımcı yüklem özellikleri yoktur.
- "Your neighbours upstairs are making a lot of noise."
- "I'm used to it."
- When I first moved to Ankara, life was difficult. Then I got used to living here.
2.15. will
a) Geleceğe yönelik durum, eylem
- I will come with you.
Seninle geleceğim.
- Next month, we'll be opening a new branch.
Gelecek ay yeni bir şube açıyor olacağız.
- Next month, we'll have opened a new branch.
Gelecek ay yeni bir şube açmış olacağız.
b) Rica, istek
- Will you please leave the door open ?
Lütfen kapıyı açık bırakır mısın ?
c) Geleceğe yönelik kesin ve doğal sonuç
- She is so stubborn. She'll refuse it.
Çok inatçı. Reddeder./Reddedecektir.
2.16. would
a) Geçmişte alışkanlık. Used to yapısından farkı, bu alışkanlığın bitmiş olmasının gerekmemesidir.
- He would drink a glass of wine after dinner.
Akşam yemeğinden sonra bir bardak şrap içerdi.
b) Rica, istek
- Would you send the brochures as soon as possible ?
Broşürleri olabildiğince çabuk gönderir misiniz ?
c) Geçmişte zorunluluk, kimi zaman inat taşıyan eylem.
- I begged him to help me, but he wouldn't.
Bana yardım etmesini istedim ama etmeyeceği tuttu.
d) Geçmişte gerçekleşmemiş eylem.
- We would have stayed longer but the weather changed.
Daha uzun kalırdık ama havalar değişti.
e) Second conditional türü kullanımda
- If you had not been so lazy you would be studying at university now.
O kadar tembel olmasaydın şimdi üniversitede okuyor olurdun.
2.17. would rather
"Tercih etmek, yeğlemek" anlamını taşır.
- I'd rather die keep silent.
Sessiz kalmayı yeğlerim. / Ben iyisi mi sessiz kalayım.
Tercih söz konusu olduğunda than kullanılır.
- We'd rather starve to death than eat it.
Onu yemektense açlıktan ölmeyi tercih ederiz,
would rather + kişi durumunda bu kişiden sonra gelen yüklem Simple Past Tense ile oluşturulur, ama anlam past değildir.
- I'd rather you went first.
Senin önce gitmeni tercih ederim.
. Diğer kullanımlar
Bazı yardımcı yüklemler, özellikle Reported Speech yapılarda, birbirlerinin past hali olarak kullanılırlar. Bu konudaki yanılgılardan biri, shall yardımcı yükleminin past halinin should olduğudur; shall yapısının past hali sadece would yardımcı yüklemi olabilir.
EDİLGEN YAPI
1. KULLANIM
İngilizce'de "passive" yapı "be + V3" yapısı ile olur. "Be" yüklemi cümlenin zamanına uygun olarak "am, is, are, was, were, be, been" hallerinden birini alır. Türkçe'de ise "edilgen" yapı "yüklem + -Il/In" yapısı ile oluşturulur.
2. ZAMANLAR VE YARDIMCI YÜKLEMLERDE "PASSIVE"
Simple Present English is spoken in many countries.
Present Continuous The house is being decorated.
Present Perfect She has been informed.
Present Per. Cont. The research has been being done. *
Simple Past I was informed.
Past Continuous I was being followed.
Past Perfect He had been misunderstood.
Past Per. Cont. I had been being questioned for hours. *
Future
will It will be completed on time.
going to They are going to be invited.
continuous You will be being informed soon. *
perfect It will have been opened by next week.
Modal verbs
can can + V3
could could + V3
had better had better + V3
have to have to + V3
may may + V3
might might + V3
must must + V3
need need to + V3
ought to ought to + V3
shall shall + V3
should should + V3
used to used to + V3
would would + V3
would rather would rather + V3
* ile işaretli olan yapıların kullanımı yoktur.
3. "PASSIVE" ANLAM TAŞIYAN YÜKLEMLER
Bazı yüklemler, cümleye göre, "Passive" anlam taşıyarak kullanılabilirler.
- Your report reads well.
- The new Ford is selling badly.
- It is a nice material, but it doesn't wash.
4. "ACTIVE" CÜMLENİN NESNESİNİN BİR "CLAUSE" OLMASI
Örneklerde de görüleceği gibi, "active" bir cümlenin nesnesinin bir "clause" olması durumunda
- People believed (that) the witches communicated with the devil.
CLAUSE
İnsanlar cadıların şeytanla iletişim kurduğuna inan(ır)dı.
bu cümle çeşitli durumlarda "passive" yapılabilir.
- It was believed that the witches communicated with the devil.
CLAUSE
- The witches were believed to communicate with the devil.
S V
- That the witches communicated with the devil was believed.
S V
Cadıların şeytanla iletişim kurduğuna inanıl(ır)dı.
Bu tür "passive" cümlelere bir diğer örnek:
- Nobody knew whether he was telling the truth.
S V O = CLAUSE
- It was not known whether he was telling the truth.
- Whether he was telling the truth was not known.
5. "INFINITIVE" YAPININ "PASSIVE" HALİ
5.1. be to + PASSIVE
a) Gereksinim
- These carpets are to be cleaned regularly. (=should be cleaned)
- This form is to be filled in in ink.
Bu formun mürekkepli kalemle doldurulması gerek.
- There is a lot of work to be done.
Yapacak/ Yapılacak çok iş var.
b) "will" anlamında
- An offer as generous as this one is not to be refused.
Bu kadar cömert bir öneri reddedilmez.
5.2. "be" + "to be seen / found / congratulated"
- He was nowhere to be seen.
Hiçbiryerde görülmedi/ Onu gören olmadı.
- The dog was nowhere to be found.
Köpek hiçbiryerde bulunamadı.
5.3. "be + to blame" yapısı "be + to be blamed" anlamında
- Nobody is to blame for the accident.
Kaza için kimse suçlanamazdı./ Kazada kimsenin suçu yoktu.
5.4. "anything / nothing" + "to do / to be done"
- There is nothing to do.
Yapacak hiçbirşey yok [bu yüzden canım sıkılıyor].
- There is nothing to be done.
Yapacak hiçbirşey yok. / Elden birşey gelmez [o yüzden at onu gitsin].
5.5. "supposed to"
- I am supposed to be at home
gibi bir cümle iki tamamen farklı anlam taşıyabilir:
[1] = Everyone supposes that I'm at home.
Herkes benim evde olduğumu sanıyor.
[2] = I should be at home now.
Şu an evde olmam gerekirdi.
Uygun anlam "bağlam" yolu ile anlaşılabilir.
5.6. "to have been + V3 "
"to have been + V3" yapısı "perfect/past" anlam taşıdığından
- I would like to be invited
cümlesi Türkçe'ye
Davet edilmeyi isterim. / Keşke davet edilsem
şeklinde aktarılabilirken,
- I would like to have been invited
cümlesi
Davet edilmiş olmayı isterdim. / Keşke beni davet etselerdi
şeklinde Türkçe'ye aktarılabilir.
5.7. "get + (nesne) + V3"
İngilizce'de edilgen yapıda "be + V3" yerine "get + V3" kullanılabilmektedir.
- How did the window get broken ?
Cam nasıl kırıldı ?
- He got his money stolen.
Parasını çaldırdı.
CÜMLE + CÜMLE: "COORDINATION"
1. TANIM
Cümleyi oluşturan unsurlar birbirlerine "coordination" yolu ile bağlandıklarında, çeşitli "coordinator"lar kullanılmaktadır. Bunlardan basit olanlar,
and
or
but,
kullanım açısından daha kapsamlı olanlar ise
either ... or
both ... and
nor, neither ... nor
not only ... but (also/as well)
olarak guruplandırılabilir.
2. KULLANIM VE ÇEVİRİ
2.1. And, or, but
Kullanım ve çeviri açısından bu üç basit "coordinator" önemli sorunlar oluşturmazlar.
- I wonder whether I should stay and wait or whether it is better to leave.
Kalmalı ve /Kalıp beklemeli miyim yoksa / ya da /, ayrılmak daha mı iyi bilemiyorum.
"And" Türkçe'ye "ve", "yüklem + - Ip", ya da "," şeklinde aktarılabilir. "Or" Türkçe'ye "ya da", "veya", "(ve)yahut", ya da "," ile aktarılabilir. "But" Türkçe'ye "fakat", "ama", "ancak", ya da "," ile aktarılabilir.
Kimi zaman "but" kelimesi "except" (= dışında, haricinde) anlamını taşıyabilir. Bu durumda "but" kelimesini bir yüklem izlerse yüklem "to" kullanılmadan bağlanır.
- We have no choice but resign.
İstifa etmekten başka bir seçeneğimiz yok.
2.2. Either ... or
- Either you are crazy or I know nothing.
(Ya sen çılgınsın ya da ben birşey bilmiyorum! ) / Eğer sen çılgın değilsen ne olayım !
- You may either stay here or (you may) go out.
İster burada kal ister çık.
Bu yapı Türkçe'ye "Ya ... ya da", "İster ... ister" yapıları ile aktarılır.
2.3. Both ... and
- The old secretary could both type excellently and take shorthand.
Eski sekreter hem kusursuz daktilo yazabiliyordu hem de steno biliyordu.
Bu yapı Türkçe'ye "Hem ... hem de", "Gerek ... gerekse" yapıları ile aktarılır.
2.4. Nor
"Nor" kullanılan cümlede, vurgu sağlamak için, "özne + yüklem" yapısı tersyüz edilerek devrik yapı oluşturulur.
- He didn't accept the offer. Nor did he refuse it.
Teklifi kabul etmedi. Red de etmedi./Reddetmedi de.
Bu yapı Türkçe'ye "ne ... ne de" ya da " -mEdIğI / mEyEcEğI gibi, ..... olumsuz yüklem" şeklinde aktarılabilir.
2.5. Not only ... but (also/as well)
"Nor" kullanılan cümlede olduğu gibi, "Not only..." yapısıyla cümleye başlanması durumunda cümlede devrik yapı oluşur.
- Not only does he play the guitar but he is a good singer (as well).
Sadece gitar çalmakla kalmaz, iyi bir şarkıcıdır da.
- They not only broke/Not only did they break into his office, (but) they also stole his computer.
Hem bürosuna zorla girdiler hem de bilgisayarını çaldılar.
Bu yapı Türkçe'ye "sadece / yalnızca + {olumsuz / olumlu yüklem } ... bir de / ayrıca / üstelik + { olumlu / olumsuz yüklem } yapısı ile ya da "hem ... hem de" ile aktarılır.
2.6. Neither ... nor
Bu yapıda da vurgu amacı ile devrik yapı kullanılabilir.
- We are neither aware nor (are we) fully ignorant of the subject.
Konu hakkında ne bilgimiz var ne de tamamen bilgisiz durumdayız.
Bu yapı Türkçe'ye "ne ... ne de" şeklinde aktarılabilir.
Performans Ödevi Kapakları
Beğendiğiniz Ödev Kapaklarını resimlerin altlarındaki İNDİR 'e tıklayarak bilgisayarınıza indirebilirsiniz. İndirdiğiniz word sayfalarında gerekli değişiklikleri yapıp, renkli çıktılarını alarak ödevlerinizde kullanabilirsiniz... İNDİR İNDİR İNDİR İNDİR İNDİR İNDİR İNDİR İNDİR İNDİR İNDİR İNDİR İNDİR İNDİR İNDİR İNDİR İNDİR . İNDİR İNDİR (alıntıdır)
0 Yorumlar